31 Mayıs 2011 Salı

Galatasaray ve Transfer Mevsimi

Geride bıraktığımız Adnan Polat yönetimleri tarafından yönetilen ve çoğunlukla hayal kırıklığı ile sonuçlanan (özellikle son 2 sene) transfer dönemlerinden sonra, Ünal Aysal’ ın seçilmesi bir bakıma çok hareketli ve başarılı bir transfer dönemi demekti birçoğumuz için. Başkanlık oylamasına kadarki dönem zarfında Aysal’ ın yaptığı açıklamalardan da bunu çıkarmak mümkündü.

O beklenen kurtuluş günü geldi ve Ünal Aysal Galatasarayımız’ ın yeni başkanı oldu. Hepimizde doğal olarak bir heyecandır gidiyordu, her sabah “acaba bugün o flaş transferlerden biri açıklandı mı?” diye açtık interneti, spor haberlerini. İlk transferimiz Elmander oldu. Beklentilerimiz o kadar büyümüş ki, 2-3 sene önce peşinden çok koştuğumuz bu kalbur üstü İsveçli forveti fazla önemsemedik bile. Ardından asıl bomba patladı ve sene başından beri iddia edildiği gibi Selçuk İnan imzayı attı. Hem de bana göre Türkiye’ nin şu andaki en kaliteli orta saha oyuncuları içinde ilk 3te olan bu adam bedavaya geldi! Herkeste bir coşku doğal olarak. Hem en sorunlu bölgemize en kaliteli adamı almış hem de bu adamı fenere kaptırmamış olmanın sevinci vardı. Sonra mı? İşte sonrası…

O zamandan itibaren oturup rakiplerimizin yaptığı nokta atışı transferleri izleyip kıskanma, içimizin yanması dönemi başlamış oldu. Hani son senelerden alışık olduğumuz ama bu sene yaşamayız dediğimiz dönem. Yönetimimiz Selçuk İnan transferinden sonra sanki “bu transfer sizi bi süre oyalasın, en kaliteli Türk oyuncularından birini aldık daha ne” der gibi aktiften pasif duruma geçiverdi. Beşiktaş bizim geçen sene peşinden koşup da alamadığımız gurbetçilerden Veli Kavlak ile anlaşırken, diğer istediğimiz gurbetçi Yasin Pehlivan’ da Gaziantepspor ile anlaştı. Bunun dışında yine geçen sene çok isteyip de alamadığımız Mustafa Pektemek de Beşiktaş’ ın kaliteli yerli-genç rotasyonuna katıldı. Fenere baktığımızda ise yine bizim almak istediğimiz Orhan Şam ve nabız yokladığımız Serdar Kesimal’ ı kadrosuna kattı. Zaten kaliteli olan ve az gol yiyen defansa böyle kaliteli oyuncular da ekleyerek çok doğru hamleler yaptı. Ha Galatasaray mı?? Bu transferleri izlemekle meşguldü. Galatasaray taraftarı mı? “Bu transferleri biz neden yapamadık, hani 3 büyüklerden en kötü yerli rotasyonuna sahip takım olduğumuz için öncelikle kaliteli ve genç yerli oyuncu transferi yapacaktık?” diyerek içleri yanıyordu.

Şimdi çoğunuz “daha transfer dönemi yeni başlıyor, biraz bekle de eleştir” diyebilirsiniz. Tabi bekleyelim, piyasada kaliteli yerli ve genç oyuncu kalmayana kadar bekleyelim. Bir Selçuk ile bitmiyor bu iş ne yazık ki. Tamam helal olsun, süper bir transfer ama tamam bitti, sıradaki diyoruz artık. Galatasaray formasını güvenle ve iç rahatlığı ile teslim edebileceğimiz, bizi arenaya sicim gibi yağmurda da, karda buzda da, kavurucu sıcakta da çekecek transfer istiyoruz. Drogba Drogba deniyor, Drogba gelse mükemmel olur ama çok zor, Reina deniyor, artık boyu 1.90-1.95 in üstünde kaleci almayı deneme zamanımız gelmedi mi? Alt yapıdan bu sene kaç oyuncu A takıma çıkacak? Peki yerli bir forvet takıma katılacak mı? Cenk Tosun için artık çok mu geç?

Bir de Cem Sultan problemi var. Bu çocuk altyapı liglerinde bütün Galatasaray rekorlarını ele geçirmiş, çok başarılı bir adam. Sonuna kadar koyu Galatasaraylı, Servet ile yaşadığı probleme bir şey diyemeyeceği, iki tarafta suçlu ama Terim bu çocuğu bir güzel yola getirir. Asıl sorun ne biliyor musunuz? Cem Sultan’ ın Galatasaray ile sözleşmesi bugün bitiyor. Yani bu çocuk yarın istediği takımla bedava anlaşıp gidebilir, kimse de ne yaptın diyemez. Giderse çok yazık.

Neill, Kewell, Zapata gitti. Cana ve Pino gidecek, Stancu da gidici diyorlar (ama ben bu genç Rumen’ in biraz daha kalmasından yanayım, Steau’daki gollerini izleyin ne demek istediğimi anlayacaksınız). Ama soruyorum size, gidecek denen Culio’ nun günahı ne?? Geçen sene en kaliteli yabancımız Culio idi. Şimdi adamı böyle mi mükâfatlandıracağız? Bu adamdan daha iyisi gelecekse tamam amenna ama saçma yabancılar getirilecekse bu adam mutlaka tutulmalı takımda.

İşte bir transfer dönemine daha başlıyoruz ve elde var 2. Rakiplerle karşılaştırdığımızda çok çok gerideyiz. Biran önce somut adımlar atılmalı ve yüzümüzü güldürecek adamlar gelmeli, aksi takdirde her şey için çok geç olacak ve alacak kimse kalmayacak. Ben son birkaç sezondan sonra, bu sezon da kalitesi en düşük büyük takım olarak lige başlama rezaletini görmek istemiyorum, hiçbir Galatasaraylı’ nın istemeyeceği gibi.

Haydi Ünal Aysal, sana güveniyoruz…
Yazıyı Paylaş!

1 yorum:

ergundogdusemih dedi ki...

düşüncelerimiz analizlerimiz az çok aynı .. ne yazıkki beklentilerimizin çok yüksek olduğundan mıdır bilinmez ama hayal kırıklığımızın boyutu hiçte azımsanmıyacak düzeyde .. ünal aysal a güveniyoruz hep güvendik .. ama o idari olarak ibra edilemeyen adnan polatın transferlerini düşünüyorumda kewell-neill-baros-keita-lincoln-meira-linderoth .. bu oyuncuların bi kısmı zaman içinde hayal kırıklığı yaratmışta olsa .. an itibariyle isimleri bizi büyülemişti .. drogba bana çok cazip gelmio .. acılağı ücret takım içi dengeleri bozabilir - paramı alırım yatarım felsefesiyle gelecek olabilir - yaşı sebebiyle sakatlıklarla boğuşcak olabilir hatta .. hala ismini duymayı hayal ettiğim kalitede bi yabancıyla anılmadı adımız

Related Posts with Thumbnails