film inceleme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
film inceleme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Haziran 2011 Cumartesi

Film İnceleme - THOR


İşte başka bir MARVEL harikası karşımızda. Gelecek senenin belki de en çok merakla beklenen filmi olan "The Avengers" kadrosundaki süper kahramanların bireysel filmleri teker teker vizyona giriyor. Bu seferki kahraman ise Şimşek Tanrısı THOR

Öncelikle bilmeyenler için Thor' un kim olduğunu söyleyeyim. Thor; iskandinav mitlojisinde en güçlü tanrı olarak kabul edilir. Şimşek tanrısıdır ve silah olarak yıkım gücü fevkalade olan bir çekice sahiptir.

Thor filminin 3-4 ay önce başlayan fragmanlarından çok etkilenmiş ve adeta mayıs ayının gelmesini iple çekmiştim. Sinemada süper kahraman yapımlarını izlemek benim için her zaman ayrı bir tutku olmuştur. Iron Man, Incredible Hulk gibi son yıllarda yapılan bu tarz filmlerin yükselen kalitesi bu film için büyük beklentiler yaratmama neden olmuştu. Geldiğinin ilk haftası gittim filme ve tamamen aksiyona ve kaliteye doymuş olarak çıktım salondan.

Filmin hikayesine hafiften değinecek olursak, Thor babasının yerine geçip kral olacağı gün, krallığa buz ırkı tarafından bir saldırı gerçekleşiyor ve tüm seramoniyi bir kenara bırakılıp düşmanlar alt ediliyor. Thor böyle bir saldırının karşılıksız kalmaması gerektiğini savunarak babasına karşı saldırı yapma önerisinde bulunuyor ama kral Odin bunu kabul etmiyor. Thor babasını dinlemeyerek kendi kafasının dikine gidiyor ve arkadaşlarından oluşan ekibi toplayıp buz ırkı diyarına giderek karşı saldırı başlatıyor. Babası bunu öğrendikten sonra bu sorumsuzluğunu cezalandırıyor ve tüm güçlerini elinden alıp dünyaya sürgüne yolluyor. Ve ardından Thor' un inanılmaz güçlü silahı Mjöllnir' i (çekiç) de evrende bir köşeye yollayıp bu gücü hakedecek kişinin Thor' un tüm güçlerini alabileceğini söylüyor.

Daha fazla detayla önemli noktalar için spoilerlar yazmak istemiyorum ama filmn başlangıcı bu şekilde oluyor.

Filmde Thor' u oynayan Chris Hemsworth role cuk oturmuş! Adam sanki bu rol için bekliyormuş. Filmi izleyince siz de aynı kanıya varacaksınızdır. Ayrıca Hemsworth' ün bu film için özellikle kas egzersizleriyle çok başarılı bir iş çıkardığını söylüyor ve sahip olduğu vücudu hafiften kıskanarak çok saygı duyuyorum! Thor' un babası Odin rolündeki Anthony Hopkins de tam bir kral duruşuyla rolün üstesinden ustalıkla geliyor. Filmde diğer dikkat çekici karakter ise bilim kadını Jane Foster' ı canlandıran Natalie Portman.

Film Ankara' da sadece 3 boyutlu gösterildiği için Real 3D ya da IMAX teknolojilerinden birini seçmem gerekiyordu, çok düşündükten sonra Cinebonus Real 3D' yi seçtim ve çok memnun kadığımı söylemeliyim.

THOR filmi bu aksiyon, bilim kurgu ve süper kahraman tarzı filmleri sevenler için mükemmel bir seçim olacaktır. Tereddütünüz varsa düşünmeyin bile derim, 115 dakikalık bir şaheser sizi bekliyor.

Thor karakterini seneye Avengers filminde tekrar izleme şansına kavuşacağız. Ama bu sefer yanında Iron Man, Hulk, Captain America, Black Widow, Hawk Eye gibi kahramanlar da olacak ve eminim o film tadından yenmeyecek!

Bu arada önemli bir not; Marvel yapımı filmlerin hemen hemen hepsinde bulunan cast yazılarının sonundaki "Bonus Görüntüleri" izlemek için mutlaka salonda kalın. Film bittiği ve ışıklar yandığı anda salondan çıkanlar, bir sonraki filmler için ipucu verecek sahneleri kaçırıyorlar. Yapılcak en iyi şey, oyuncu isimleri ekranda kayarken müziklerin tadını çıkarın ve son sahneyi bekleyin.

İşte Thor filminin bir fragmanı da aşağıda;

Yazıyı Paylaş!

23 Nisan 2011 Cumartesi

Film İnceleme - World Invasion: Battle Los Angeles


Sinema sektöründe en çok sevdiğim, mutlaka sinemaya gidip, o salonun büyük perde ve güçlü hoparlörlerinden sonuna kadar yararlanarak izlemek için can attığım film türleri bilim-kurgu, savaş, uzaylı ve robot filmleridir. Bunların hepsinin bir arada buluştuğu ve Amerika'da ses getiren bir yapım olan World Invasion: Battle Los Angeles (Dünya İstilası : Los Angeles) komutanıma yalan söylerekten de olsa aslında çıkamayacağım bir çarşıya çıkmak için tüm imkanları zorlamama değecek bir filmdi.

Film; yakın bir zaman önce bir operasyon sırasında komuta ettiği tüm askerleri kaybeden ve o olaydan sağ çıkan kıdemli başçavuş Michael Nantz' ın (Aaron Eckhart) ordudan emekliye ayrılma isteğinin kabul edilişinin hemen ardından başlayan bir uzaylı istilası nedeniyle tekrar bir grup askerin başında görevlendirilmesi ile başlıyor. İçinde bulunduğu takım ile Los Angeles' da bir karakolda mahsur kalan tüm insanlara ulaşıp, bölgeye yapılacak hava bombardımanından önce hayatta kalanları da alıp üsse dönmek için verdiği mücadele esnasında yaşananlar, bitmek bilmeyen bir aksiyon ve gerilimle seyirciye çok güzel harmanlanmış olarak sunuluyor.

Bu filmde en çok hoşuma giden şeyler, uzaylıların saçma sapan, ışık saçan lazer silahları yerine inandırıcı görsellikteki barutlu silahlar kullanması, harika görsel efektler (uzaylı araçları, modellemeleri ve patlamalar), uzaylıların modellemeleri ve vücut hareketlerinin gerçekliliği (kamerada çok fazla görünmeseler de), bir askeri manga içerisindeki askerlerin birbirine bağlılığının çok iyi yansıtılması, drama ögelerinin de çok dozajında verilmesi ve son olarak başarılı oyunculuk olarak sıralayabilirim.

Ben filmi sinema salonunda izleyen şanslı bir birey olarak size kesinlikle bu filmi izlemenizi tavsiye ediyorum.

http://www.imdb.com/title/tt1217613/

İyi Seyirler

Filmin Fragmanı

Yazıyı Paylaş!

19 Şubat 2011 Cumartesi

Film İnceleme - Megamind


Şu sıralar askerde olduğum için, eskisi kadar ne oyun oynayabiliyorum ne de sinemaya gidebiliyorum. İlk 1 ay iznim olmadığından 5. haftada elde ettiğim ilk çarşi iznimde yapacağım şeyi çoktan kararlaştırmıştım; sinemaya gitmek!

Megamind rastgele seçip, zaman geçirmek için gittiğim bir film değildi. En az 4-5 ay önce ilk fragmanını izlemiş ve çok eğlenmiştim. Gazetede geleceği tarihi öğrendiğimde planımı yaptım v ilk haftasından izledim. Şimdi gelelim filme.

Filmin konusu; karadeliğe sürüklenen iki farkli gezedenden son anda roket ile fırlatılıp kurtarılan iki ayrı ırka ait uzaylı bebeğin dünyaya varmaları ile başlıyor. İnsan görünümüne sahip, yakışıklı ve karizmatik olan bebek lüks bir malikaneye, mavi renkli , koca kafalı ve çelimsiz olan bebek ise bir hapishaneye düşüyor ve buralarda yetiştirilmeye başlıyorlar. Lüks malikanede yetişen çocuk her zaman popüler ve başarılı iken diğer uzaydan gelen çocuk iyilik yapmak için uğraşıp durmasına rağmen sürekli işleri yüzüne gözüne bulaştırıp sonunda hep ceza alan ve dışlanan çocuk oluyor. Popüler çocuk güçleri ve karizması ile dikkat çekerken, mavi dostumuzun zekası ön plana çıkıyor. Birgün yine iyilik yapmaya çalışırken başarısızlığı sonucu ceza aldğında birşeyin farkına varıyor mavi uzaylı ve herşey burada şekillenmeye başlıyor. Onun iyi olduğu birşey varsa o da KÖTÜ OLMAK! Bunu kabullenip hayatını kader arkadaşını yok etmeye adıyor ve ortaya filmimizin baş kahramanı MEGAMIND (MEGA ZEKA) çıkıyor. Diğer uzaylı çocuk ise büyüyüp Metro Kenti nin savunucusu süper kahraman METRO MAN oluyor ve aralarında hiçbitmez bir savaş başlıyor.

Filmin temel konusu böyle, daha fazla anlatıp da güzellikleri ve süprizleri buradan öğrenmenizi ve filmin heyecanını kaçırmanızı istemem. Kısaca iyi ve kötünün arasındaki çekişmenin eğlenceli bir anlatımı niteliğinde bir film olmuş Megamind. İçerisinde de çeşitli ders ve mesajlar da saklı!

Ben filmden çok keyif aldım. Özellikle dile getirmek istediğim kısım ise, filmin kusursuz denilebilecek Türkçe dublajı. Türkiye' nin gerçekten avrupa sınırları içerisinde en iyi dublaj yapan ülke olduğu artık bir gerçek. Fakat orjinal seslendirmesini Brad Pitt ve Will Farrel yaptığından, DVD alıp bir de orjinal izlemek gerekir.

Son olarak ben filmi çok beğendiğimi ve büyük küçük herkesin çok eğleneceğinden emin olduğumu belirtmek istiyorum. İyi seyirler

Filmin Türkçe Fragmanı:

Megazeka



Melih Carter
Yazıyı Paylaş!

24 Eylül 2010 Cuma

Film Inceleme - Inception


Belki son zamanlarda bi filme bu kadar gitmeyi isteyip de bi turlu gidemememistim. Izleyen arkadaslardan, filmin dialoglarinin onemli oldugunu ve filmin tadini cikarmak icin tam olarak anlayabilmek gerektigini ogrenmistim. Malumunuz hali hazirda Fransa da yasadigimdan ve burada artik asiri milliyetciliklerinden midir, yoksa yabanci dil ozurlu olmalarindan midir bilinmez, filmlerin hepsi neredeyse fransizca dublajli. O nedenle surekli ingilizce bi cinema aradim, seans aradim bulamadim, sonra tam umudu kesip "artik dvd den izlerim Turkiye ye donunce" derken, Prag ziyaretim sirasinda ingilizce seansini buldum ve direk arkadasimi ikna edip filme gittim.

Ilk basta sunu soylemem gerekiyo, Christopher Nolan denen dahi insan, hic mi kotu bi filme imza atmaz yahu? simdiye kadar yonettigi Memento, Batman Begins, The Dark Knight, Prestige, filmlerinin yuksek basarisindan sonra herkesin Inception beklentisi buyuktu elbet, ama en sonunda elde edilen basari, belki tahmin edilenin bile ustunde oldu!!

Evet dostlar, harika bir filmle daha karsimizda Christopher Nolan! Senaryosu, yonetmenligi ve tabiki oyunculuklariyla insani bir dakika bile sikmayan, nefesinizi tutarak izleyeceginiz bir saheser cikmis ortaya. Film iki bucuk saate yakin ama ekran kararip salon isiklari yanmaya basladiginda bu surenin bile ne kadar az geldigini, cabucak gectigini hissediyorsunuz.

Filmin konusuna da kisaca deginecek olursak, "Dom Cobb (Leonardo DiCaprio) çok yetenekli bir hırsızdır. Uzmanlık alanı, zihnin en savunmasız olduğu rüya görme anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmak ve onları çalmaktır. Cobb’un bu ender mahareti, onu kurumsal casusluğun tehlikeli yeni dünyasında aranan bir oyuncu yapmıştır. Ancak, aynı zamanda bu durum onu uluslararası bir kaçak yapmış ve sevdiği her şeye malolmuştur.
Cobb’a içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak bir fırsat sunulur. Ona hayatını geri verebilecek son bir iş; tabi eğer imkânsız “başlangıç”ı tamamlayabilirse. Mükemmel soygun yerine, Cobb ve takımındaki profesyoneller bu sefer tam tersini yapmak zorundadır; görevleri bir fikri çalmak değil onu yerleştirmektir. Eğer başarırlarsa, mükemmel suç bu olacaktır.
Ama ne dikkatle yapılan planlamalar, ne de uzmanlıkları onları, her hareketlerini önceden tahmin ettiği anlaşılan tehlikeli düşmanlarına karşı hazırlıklı kılabilir. Bu, gelişini sadece Cobb’un görebildiği bir düşmandır." Aciklamadan da anlasildigi gibi film ruyalarda ve bilincaltimizda yapilabilecek oynamalar cercevesinde ilerliyor. Aslinda filmi izlerken insanin biraz da urpermesi soz konusu. Cunku her ne kadar kurgusal bir film olsa da, aslinda filmde gordugumuz teknolojinin cok da kurgusal bir boyutta olmadigini, yakin gelecekte uygulanabilecegi gercegi dank ediyor. Dusunsenize birileri sizin ruyalariniza, bilincaltiniza girip, aslinda dusunmediginiz seyleri dusunmenizi, bildiginiz seyleri unutmanizi sagliyor. Urpertici degil mi? :) aslinda izleyenler bilir, sanki uzak bi iliskisi olsa da, hafiften "Eternal Sunshine of the Spotless Mind" filmindeki "hatira silme" bolumlerine benziyor.

Filmin oyuncu kadrosunda, son senelerdeki harika performanslarina bir yenisini ekleyen Leonardo DiCaprio basrolde karsimiza cikiyor. Bu filmde de rolunun hakkini veriyor kesinlikle. Diger rollerde ise son zamanlarin populer genc oyuncularindan Ellen Page,500 days of Summer filmiyle bende ayri bi yeri olan Joseph Gordon-Levitt ve favori Japon aktorlerimden Ken Watanabe on plana cikan isimler.

Ozetleyecek olursak, eger heyecan duzeyi yuksek, kaliteli ve orjinal bir film arayisindaysaniz ve hala Inception (Baslangic) i gormediyseniz, bugun kendinize bir iyilik yapin ve izleyin, pisman olmayacaksiniz.

Melih
Yazıyı Paylaş!

12 Eylül 2009 Cumartesi

Film Inceleme - Inglourious Basterds




Gidene kadar cok sey okudum, cok sey duydum ama uzun zamandir bu kadar hayal kirikligina ugradigimi, bu kadar da sıkıldıgımı hatirlamiyorum!

Ozellikle imdb.com da 35. siraya yukselmesi beni cok heyecanlandiriyodu. Sonunda filme gittim.

Oncelikle degisik bi tarz denemis tarantino, chapter lara yani bolumlere ayirmis filmi. Her degisik olay oncesi yeni bir bolum ve yeni bir baslik ile devam etti film.

Ben acikcasi daha Tarantinovari seyler bekliyodum, yaratici espriler, asiriya kacilmis siddet, degisik kamera acilari ve seyirciyi sıkmayan ilerleyis. Bunlarin bazilari hic yoktu, bazilari ise sadece ucundan azicik koyulmustu.

Brad Pitt in oynadigi bolumlerde eglendim ve performansini begendim. Oynadigi bolumler diyorum cunku afiste en basta o olsa da, filmde az gorunen arka plandaki karakterlerden birisi, filmin basinda bi gorunuyo, arada cok az ve sonda da cok gorunuyo ve film onunla bitiyo. Ben sahsen bu filmde daha cok gorunmesini isterdim, karakteri ilgincti ve uzerinde daha cok durulmaliydi bence.

Geleliiiim filmin tartismasiz yildizina! İzleyenlerin de hemfikir olduguna emin oldugum kisi, Hans Landa rolunde inanilmaz bir performans sergileyen "Christoph Waltz". Gercekten ilk kez bir filmini izliyorum ve hayran kaldim diyebilirim. Super mimikleri, sinsi gulusu, ustaca ve yerel aksanlariyla konustugu 4 ayri dil (fransizca, almanca, italyanca, ingilizce), kotu adam profili ile insani o denli etkiliyor ki, filmi dusundugunuzde Pitt veya baska biri degil, ilk olarak onun sahneleri geliyor akliniza.

Filmde benim hosuma gitmeyen yerler ise cok fazla sayida ve cok uzayan sikici diyaloglar, ayri ayri kendine has ozellikleri olan karakterlere cok az deginilmesi (Brad Pitt in komuta ettigi soysuzlar cetesi nin uyeleri), sadece filmin sonuna yuklenmis Tarantino havasi, yuksek beklentilerle gidenleri hayal kirikligina ugratiyor ne yazikki. Ayrica sunu da unutmayin; film 3 saat! Genelde eglenceli filmler icin az bile gelir o sure ama bu film icin fazla uzun, cunku hareketten cok dialog iceriyor film.

Kisacasi cok seyler bekledigim Inglorious Basterds i begenmedim. Bana kattigi ve iyi ki gitmisim dememi saglayabilecek tek neden Christoph Waltz i tanimis olmak.
Yazıyı Paylaş!

30 Ağustos 2009 Pazar

Film Inceleme - G. I. JOE : The Rise of Cobra


Uzun zamandır gitmek istemememe ragmen bazı tatsız nedenlerden dolayı sinema hevesimi kaybetmistim. Dun bi arkadasim gel beraber G. I. JOE ya gidelim diyince bu fırsatı da kacırırsam film gosterimden kalkıcak korkusuyla kalktım gittim filme.

Her gelen filmin, once imdb.com da puanı ve yorumları nelermis diye bakar biraz oyle degerlendiririm. Aslında tam tahmin ettigim gibi orta bi puan almayi basarmis 7 not seviyesine gelememisti. Ama ben boyle sacmaliklara alisik oldugum icin bu sefer bu degerlendirmeyi fazla sallamadım. Cunku orda yorum birakip, puan verenler kendilerini super sinemacilar sanip "yok senaryosu kotu, yok oyunculuk duyguyu verememis" gibi, bir aksiyon filminde en son arancak ozeelikler bulunmadigi icin boyle filmlere kotu not veriyolar.

Neyse buyuk hevesle girdim oturdum salona. Ne yazikki gittigim sinemada sadece turkce dublaji vardi, her zaman orjinal dilinde izlemeyi tercih etsem de cok sırıtmamıstı bu turkce dublaj da. Filmin basindan sonuna kadar suren ve insani gercekten heyecanlandiran sahneleri ve gorsel efektleri ile filmi ben begendim. 2 saate yakin bi suresi vardi filmin ve ben 1 dakika bile sıkılmadım. Ozellikle oyuncu secimleri cuk oturmus diyebilirim. Karizmatik erkek ve seksi ayni zamanda kotu kadin rolleri icin secilen Sienna Miller ve Channing Tatum enfes olmuslar bu filmde. Hele Sienna Miller supper.

Film bi amerikan yapimi ama cogu kısmı Fransa da geciyor. Eger bu tur aksiyon filmlerini seviyorsaniz, son haftalarini yasayan G. I. JOE ya mutlaka gidin ve sadece eglenmeye bakın.
Yazıyı Paylaş!

10 Temmuz 2009 Cuma

Film Inceleme - [REC] İzlediğim En iyi Korku Filmi !



Türkiye de ne yazikki pek gise yapamadi ama elestirmenlerden ve gidip izleyenlerden tam not almayi basardi. Avrupa da önemli birçok film festivalinde ödül kazandı. Aslinda butcesine baktığımızda, şaşalı Amerikan filmlerinin yarisi kadar bile olmayan bu korku filmi, bir donem Blair Cadısı filmiyle cok tutulan "hand cam" cekimi teknigi ile cekilmis. Filmde sadece hand cam goruntuleri var. Yani her filmde izledigimiz o cilgin ve ustaca acilar, degisik kamera hareketleri, super goruntuler yok. Hepsi bi haber kameramaninin el kamerasıyla cektigi goruntulerden bize canli olarak aktariliyor. Simdi biraz da hikayeden bahsedelim:

Bir kameraman ve bir muhabir, 'şehirleri yangından koruyan itfaiye kuruluşu ve itfaiyeciler'i konu edinen bir program çekmek üzere, şehrin en büyük itfaiye merkezine gelirler. Muhabir olan Angela, itfaiyecilere çeşitli sorular sorarak hem merak ettiklerini öğrenmeye, hem de programı biraz eğlenceli hale getimeye çalışır. Röportaj esnasında "Bunun kötü olduğunu biliyorum ama, keşke bir ihbar gelse.." diyen Angela'nın ihbar üzerine itfaiye ekibi, Angela ve kameraman Pablo, olay yerine giderler. Üst katta yaşayan yaşlı kadının dairesinden, acil durum belirtileri gösteren sesler duyulunca alt dairelerde oturan komşular itfaiyeyi arayıp, yardım istemişlerdir. Angela ve Pablo tarafından 'ilgi çekici bir haber' olan bu durum, Angela'nın apartman sakinlerine sorduğu sorularla Pablo tarafından saniye saniye kayda alınmaktadır. Üst kata, çığlıkların geldiği yöne doğru giden polis memuru, iki muhabirin de gözü önünde yaşlı kadın tarafından ısırılır. Kanlı apartman dairesi ve akli dengesi yerinde olmayan, saldırgan tavırlar sergileyen yaşlı kadının bir polis memurunu ısırarak öldürmesiyle durum ciddileşir ve tüm bina karantinaya alınır. Açıklama yapılmadan dışarıdan kilitlenen apartmana, ne içeriden, ne de dışarıdan hiç bir takviye yapılmayacaktır. Duruma müdahale etmeye ve olanlara anlam vermeye çalışan apartman sakinlerinden biri, tıpkı yaşlı kadın gibi garip hareketler sergilemeye ve etrafındakilere saldırmaya başlar. Tüm korku ve şaşkınlığa rağmen, olayın herkes tarafından bilinmesini isteyen Pablo ve Angela, küçük bir el kamerasıyla çekim yapmaya devam eder ve olayın 'ilgi çekici bir haber' olmaktan çıkıp, 'vahşet'e dönüşmesini belgelemiş olurlar.




Film gerçekten ama gerçekten korkunç olduğu için küçük çocuklarla birlikte izlemenizi tavsiye etmem. Etkisi altında kalmaları garanti çünkü.

Ha bide "Quarantine - Karantina" diye bu güzelim filmin Amerikalılar ın çektiği versiyonu mevcut. Tek kelimeyle iğrenç bir taklit diyebilirim. Sakın o filmi izleyip bu projenin orjinalliğini öldürmeyin. Anlayamadığım bir şekilde, dünya çapında daha çok beğenilen orjinal [REC] filminin dvd si yerine kötü kopyası olan Karantina filmi Türkiye de satışa çıktı! Gerçekten saçmalık! İnanılmaz bi fiyasko! Bu kadar Amerika' nın yalakası olmayın artık!!! Avrupa yapımlarına da şans verin! Çıldırmamak işten bile değil ha!




Bu filmi sevenlere de bi müjde, [REC]2 filmi çekilmiş ama geliş tarihi belli değil. Gerçi ülkemizdeki gerizekalılar amerikan filmi olmadığı için bu sefer getirmezlerse hiç şaşmam! Ama gelirse de çok sevinirim. İyi seyirler...
Yazıyı Paylaş!

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Film Inceleme - Transformers 2 : Revenge of Fallen



Geçen hafta TRANSFORMERS 2 : REVENGE OF FALLEN' a gittim. Çocukluğumdan beri robotların hastasıyım. Oyunları olsun, koleksiyonluk figürleri olsun her şeyi alırım. İlk film öncesinde inanılmaz heyecanlıydım. Filmden çıktığımda ise ağlamak üzereydim. Film mükemmeldi, inanılmazdı. 2 saat civarında sürmüştü ama bana çok az gelmiş, adeta tadı damağımda kalmıştı. İkinci film olaağını öğrendiğimdeki tepkilerimi tahmin etmek güç olmasa gerek :) ilk geldiği haftadan gideceğime kendime söz vermiştim. Öyle de yaptım. Kalktım Semih le beraber bi güzel izlemeye gittim. Şahsi fikrim film MÜKEMMEL, OSCARLIK, KUSURSUZ! du diyemicem. Ama bu demek değilki film kötüydü. Film harikaydı. Beklentilerimi tamamen karşıladı ve bana çok güzel 2 saat yaşattı. Verdiğim paraya asla pişman olmadım, hatta bir kez daha gidebilirim bile. Ama internette ve diğer platformlarda Transformers 2' ye yapılan acımasız yorumlar beni deli etti adeta! Tamam film şaheser diil ama ne bu öfke arkadaş! Ben eğlenmeye gittim, ve de istediğimi aldım. Kısacası hala bu filmi izlemediyseniz ve kötü yorumlar nedeniyle gitmemek gibi bir düşünceye kapılıyorsanız, hemen bu düşüncelerden kurtulun ve gidip o filmi izleyin. Sadece Bumblebee ve Optimus Prime' ın o dev ekranlarda ne kadar süper işler yaptıklarını bile merak etseniz, sinemaya gitmek için yeterli motivasyonu bulursunuz. Güvenin bana...

Ha bide "MEGAN FOX", başka bişey demicem beyler... :)
Yazıyı Paylaş!
Related Posts with Thumbnails